Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’yi uydu alanında üstün yetkinliklere kavuşturmak ve gelecekte bu alanda politika belirleyici ülkeler arasına dahil etmek için güçlü bir irade gösterdiklerini belirterek, “Bugün kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen ve test edebilen bir ülke olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çünkü çok iyi biliyoruz ki Dünya’da söz sahibi olmak için uzayda da ‘iz’ sahibi olmak zorundayız” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türksat A.Ş. tarafından yakın yörünge ile küp uydu alanlarındaki en son gelişmelerin değerlendirilmesi amacıyla ATO Congresium Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen, ‘Türksat Yakın Yörünge ve Küp Uydu Çalıştayı’na katıldı. Burada konuşan Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Türkiye’nin kendi uydularını üretebilmesi için ilk Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nin kurulmasına öncülük ettiğini hatırlatarak, “Daha sonra da TÜRKSAT, TÜBİTAK Uzay, TUSAŞ, Aselsan ve CTECH firmalarını bir araya getirerek ülkemizin ilk yerli ve milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A’nın bu tesiste üretimini başlatmıştık. Şimdi de bu çalıştay ile TÜRKSAT 6A’da olduğu gibi yakın yörünge ve küp uydularında sektörün liderlerini bir araya getirdik. Böylece yakın yörünge uydularının üretilmesi ve uzaya gönderilmesi noktasındaki iş birliğinin ilk ve en önemli adımlarını atmış olduk” diye konuştu.
DÜNYADA İNTERAKTİF VE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ ÖNEMİNİ KAVRAYAN İLK ÜLKELERDEN BİRİ OSMANLI’DIR
Telgrafın interaktif iletişimin atası sayıldığını ve cihazın mucidi Samuel Morse’un cihazını geliştirmek için ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu’ndan destek istediğini hatırlatan Uraloğlu, “Dönemin padişahı Sultan Abdülmecid’in olumlu yanıtıyla İstanbul Bebek’te ilk test çalışmaları yapılır ama tam anlamıyla istedikleri başarıyı yakalayamazlar. Ardından Morse, 1843’te aradığı mali desteği tekrardan ABD içinden bularak hem cihazını hem de Mors Alfabesini geliştirir. 1844’te dünyanın ilk telgraf hattını Washington ile Baltimore arasına kurar. Morse, cihazın dünya çapında yaygınlaşması için İstanbul’un kapısını bir kez daha çalar 1847’de Beylerbeyi Sarayı’nda padişaha başarılı bir sunum yapar. Çok etkilenen Sultan Abdülmecid, Morse’a birlikte çalışmayı teklif eder ve hemen İstanbul-Edirne arasına telgraf hattı çekilmesini ister. Ayrıca Morse’a teşekkür için bir saray beratı ile elmastan yapılmış bir de madalya gönderir ve Morse ‘Bu ilk madalya benim patentimdi’ der. Yani aslında dünyada interaktif ve kitle iletişim araçlarının ne kadar önemli olduğunu kavrayan ve gelişmesi destekleyen ilk ve en önemli ülkelerden biri Osmanlı Devletidir. 17 Mayıs 1865’te kurulan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin 20 kurucu ülkesi arasında Osmanlı Devleti’nin bulunması da ecdadımızın ileri görüşlülüğünün kanıtıdır. Üstelik bugün ülkemiz uydularının kullandığı ve özellikle İslam coğrafyalarını kapsamasıyla ön plana çıkan 31 ve 42 doğu derecelerinin tahsisi de o zamanki öngörülere dayanmaktadır” ifadelerini kullandı.
DÜNYA’DA SÖZ SAHİBİ OLMAK İÇİN UZAYDA DA ‘İZ’ SAHİBİ OLMAK ZORUNDAYIZ
Türkiye’nin uzay serüveninin 1994 yılında TÜRKSAT 1B uydusu ile başladığını, 2021 yılında Türkiye Uzay Ajansı’nın kuruluşu ve Milli Uzay Programı ile de farklı bir boyut kazandığını belirten Uraloğlu, “Hiç şüphesiz kendi uydularımızı geliştirmekten ay yüzeyine araç göndermeye, uluslararası uzay programlarına bilim insanı yetiştirmeden uzay sanayine kadar her alanda ülkemizi hak ettiği seviyeye getirecek adımları atıyoruz. Bu çerçevede, uydu teknolojileri en hızlı ilerleme gösterdiğimiz alanların başında geliyor. Ülkemizi uydu alanında üstün yetkinliklere kavuşturmak, gelecekte bu alanda politika belirleyici ülkeler arasına dahil etmek üzere güçlü bir irade gösteriyoruz. Bugün kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen ve test edebilen bir ülke olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çünkü çok iyi biliyoruz ki Dünya’da söz sahibi olmak için uzayda da iz sahibi olmak zorundayız” dedi.
2021 yılında Türksat-5A ve Türksat-5B uyduları ile ilk defa aynı yıl içinde iki uyduyu uzaya göndererek Türkiye’nin uydu haberleşme yeteneğini önemli ölçüde arttırdıklarını söyleyen Uraloğlu, “TÜRKSAT-5A, 28 Haziran 2021’de 31 derece Doğu yörüngesinde göreve başlamıştır. Diğer yandan, TÜRKSAT-5B’de 15 Haziran 2022 tarihinden itibaren Türkiye’nin geniş bant internet ihtiyacını karşılamada önemli bir rol üstlenmektedir. Ve şimdi ilk milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A ile uzay ve uydu teknolojileri alanında teknik bir devrim gerçekleştiriyoruz. TÜRKSAT 6A pek çok zorlu testi başarıyla tamamladı ve yaptığımız değerlendirmeler sonucunda, 2024 yılı mart ayında yer teslimi gerçekleşecek. Bu aşamadan sonra da SpaceX firması ile yapılan anlaşma doğrultusunda, haziran ayı içerisinde yörüngesine fırlatmayı hedefliyoruz” açıklamalarında bulundu.
Türkiye’nin uydu çalışmalarının TÜRKSAT uyduları ile sınırlı olmadığını kaydeden Uraloğlu, “2012 ve 2016 yıllarında fırlatılan Göktürk gözlem uyduları, üniversitelerimiz ve savunma sanayiindeki paydaşlarımız tarafından geliştirilen küp uydularımız ve son yıllarda başlatılan yakın yörünge takım uydu projeleri Türkiye’nin bu alanda ne kadar iddialı olduğunun göstergeleridir. TÜRKSAT gibi köklü bir kuruluşa ve onun bünyesinde görev yapan kabiliyetli mühendislere ve kadrolara sahip olmamız da bu konuda en büyük avantajımızdır. Özellikle gençlerimizin uydu teknolojilerine gösterdiği ilgi de umut vericidir. TEKNOFEST’in ilk düzenlendiği 2018’den bugüne kadar kat ettiği mesafenin uydu ve uzay çalışmalarında Türkiye’nin nereye varabileceğini göstermiştir. TEKNOFEST kuşağı gençlerimiz, kendi imzalarını taşıyan projelerle gökleri fethetmeye başlamıştır” dedi.
ABD’ de NASA’nın sponsor olduğu CANSAT adıyla organize edilen yarışma konseptinin 2015 yılında TÜRKSAT tarafından yurtiçinde düzenlenmeye başlaması ile bu alanda Türkiye’de yeni ufakların açıldığını belirten Uraloğlu, “TÜRKSAT Model Uydu Yarışmasının süreçleri uydu/uzay projesini küçük ölçekte yansıtacak şekilde tasarımdan üretime ve görev sonrası gözden geçirilmesine kadar bir uydu/uzay projesinin tüm yönlerini içermektedir. Özetle bugünün ve geleceğin; El-Fergani’lerini, Biruni’lerini, Ali Kuşçu’larını, El-Cezeri’lerini keşfediyoruz. Öyle ki yarışma süreçlerine dahil olan birçok yarışmacı kurdukları firmalarla Uzay ve Havacılık sektöründe iradelerini beyan etmişlerdir. Örneğin yarışmaya katılan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi takımlarından biri şirket kurarak cep uydu tasarlamış ve alçak yörüngeye bu uydularını yerleştirerek büyük bir başarıya imza atmıştır. Bu yerli firmamız Dünya çapında yepyeni bir teknoloji olan cep uydular üzerinden veri hizmeti sağlayarak, Türkiye’den doğan ve global arenada rekabetçi olmayı hedefleyen uzay teknolojileri girişimlerinden biri olarak dikkat çekmektedir” diye konuştu.
CUMHURBAŞKANIMIZIN ÖNCÜLÜĞÜNDE, HEP BİRLİKTE ÇOK DAHA GÜZEL HİZMET VE ÇALIŞMALARA İMZA ATACAĞIZ
Düzenlenen çalıştay ile uydu teknolojileri alanında Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmak adına neler yapılabileceğinin tartışıldığı, akademi, özel sektör ve kamudan tüm tarafların görüşlerini paylaştığı bir platform sağladıklarını kaydeden Uraloğlu, “Çalıştayın çıktılarının uydu ve uzay sektörümüzün geleceğinin şekillenmesi adına çok önem arz ettiğini düşünüyorum. Ayrıca Bakanlığımıza bağlı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Araştırmaları Merkezi Başkanlığımız da yakın yörünge ile küp uydu alanlarında bu çalıştayımızda destekleyen kuruluş olarak yer almaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, hep birlikte çok daha güzel hizmet ve çalışmalara imza atacağız. Yenilikçiliği kendine düstur edinen ve gelişime açık olarak farklılığı yakalayan firmalarımızın aşamayacağı sınır, açamayacağı kapı olmadığı kanaatindeyim. Çalıştayımızda alınacak kararlar ve kurulacak iş birliklerinin şimdiden başta sektör paydaşları ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Karadağ bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Engelsiz Türkiye Programı’nda yaptığı konuşmada, “Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz. Bir yandan toplumun temeli olan, aile kurumunu güçlendirmeye çalıştık; diğer yandan yaşlılarımızın, bakıma muhtaç ve engelli kardeşlerimizin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler öncülüğünde tüm dünyada kabul görmüş bu günün engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına, engelli insanların hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile teşkil ettiğini belirtti.
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN GÜNDEMİNE SAHİP ÇIKMAMIZ, BU YÖNDE ATILAN ADIMLARA İŞTİRAK ETMEMİZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin sorunlarının çözümü noktasında en önemli hususun bu konuyu her fırsatta gündeme taşımak suretiyle toplumsal hassasiyetin gerilemesine izin vermemek olduğunu ifade etti.
Engellilerle ilgili ne kadar farkındalık oluşturabilir, mesuliyet duygusu ne kadar yaygınlaştırabilirse bu süreçte o kadar fazla yol alınabileceğine, o derece başarılı olunabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan siyaset, sivil toplum ve hükûmet olarak sosyal aktivitelerle, kültürel projelerle, toplumsal bilinci artıran kampanyalarla hep beraber engelli kardeşlerimizin gündemine sahip çıkmamız, bu yönde atılan adımlara iştirak etmemiz, samimi destek vermemiz gerekiyor. 22 yıldır Türkiye’de değişimin ve dönüşümün öncülüğünü yapan AK Parti, toplumun her kesimini bu mücadeleye dahil etmek için öncü, örnek ve sürdürülebilir politikalar oluşturmaya devam ediyor. Partimizin düzenlediği bu programın da engelli kardeşlerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırma ve toplumla bütünleşmelerini sağlama çabalarımıza katkı sunacağına inanıyorum. Bu anlamlı programı tertipleyen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığımıza teşekkür ediyor, Rabbimden üstün başarılar temenni ediyorum.”
“UZAK COĞRAFYALARA İYİLİĞİ, MERHAMETİ VE ŞEFKATİ TAŞIDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gölgesinde yaşamaktan bahtiyarlık duyulan medeniyet çınarının köklerinin yüzlerce yıl ötesine uzandığını ifade etti.
Merkezine insanı ve insanlık değerlerini alan medeniyet çınarıyla farklı coğrafyalara iyiliği, adaleti, şefkat ve merhameti taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘İnsan insanın kurdudur’ yerine, ‘İnsan insanın yurdudur’ dedik ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla hareket ettik. Bugün gönül coğrafyamızda hangi evi ziyaret etseniz orada mutlaka Türkiye’ye dua eden, bu millete selam gönderen, bizleri ve ecdadı hayırla yad eden insanlarla karşılaşırsınız. Türk beklenendir, Türk yolu gözlenendir tespitinin kuru bir hamaset değil tam aksine güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Biz de buna yurt dışı ziyaretlerimizde defalarca şahitlik ettik. Bu elbette ki parayla, güçle, zorla elde edilebilecek bir paye değildir. Kalplerin kilidini açmak iyiliğe giden yolu bulmak ve tertemiz bir mazinin taşıyıcısı olmak, inanın ki her millete nasip olacak bir onur değildir. Türkiye adına, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesi adına, Türkiye Yüzyılı’nın inşası adına çok büyük bir kazanımdır, önemli bir referanstır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın engelli konusuna yaklaşımını hatırlatarak, Selçuklu döneminde sultanların Darüşşifa kurumlarıyla, Ahi Teşkilatı’nın orta sandıklarıyla, vakıfların Hankah ve şifahanelerle engellilerin ve hastaların daima yanında olduğunu dile getirdi.
Engellilerin askerî ve idari görevlere getirildiklerine, titizlikle himaye edildiklerine, sosyal hayata katılımlarının teşvik edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı’da, engellilere dönük hizmet ve faaliyetler devletin siyasetinde önemli bir yer tutmuştur. Padişah müşavirliği dahil engellilerin Osmanlı Devleti’nin farklı kademelerinde büyük vazifeler üstlendiği çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçektir. Hırka-i Saadet Dairesi’nde görev alan Darul-Huffaz gibi kurumlarda yetişip hafızlık yapan, farklı din hizmetlerinde bulunan nice engellinin hayatın her alanında güçlü bir şekilde var olduğunu biliyoruz. Ecdat, vakıflar, eğitim ve sağlık kurumları, bimarhaneleriyle engellilerin topluma kazandırılmasına müthiş bir hassasiyet göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kimi marjinal çevrelerin bitmeyen bir kinle özellikle hedef aldığı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın, 1889’da açtırdığı bir mekteple işitme ve konuşma engelli kişilerin çağın üzerinde bir eğitim almalarını sağladığını söyledi.
Bu okulun öğrencilerinin, at arabalarının ve diğer araçların kendilerini fark etmeleri için kırmızı renkli bir kıyafet giydiklerini, Sultan Abdülhamit Han’ın bu öğrencilere özel bir ihtimam gösterdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir gün dönemin Maarif Vekaleti bu talebeler için bir talimatname hazırlamış ve mahallî idarelere göndermiştir. Bu talimatnamede kırmızı renkli elbise giyen öğrencilere dikkat etmeyen tüm arabacıların amirleri tarafından uyarılmaları, gerekirse cezai işleme tabi tutulmaları emredilmiştir. Yine o günlerde işitme ve görme engelliler okulu talebeleri Abdülhamid Han’a bir mektup yazarak kendilerine yönelik hizmetlerinden ötürü Sultan’a şükranlarını ifade etmişlerdir. İşte biz böyle bir geçmişten, böyle bir devlet geleneğinden, hamdolsun böyle erdemli ve kapsamlı bir sosyal politika tecrübesinden geliyoruz. Bundan da iftihar etmemiz, gururlanmamız gerekiyor. Başkaları gibi devletimizin ve milletimizin tarihini bir asır öncesinden başlatıp, geçmişi reddetmek yerine, tarihimizi bir bütün olarak kucaklıyor, maziden bugüne ve geleceğe güçlü köprüler kurmaya gayret ediyoruz.”
Ecdattan miras kalan ne kadar değer ve ne kadar uygulama varsa hepsini muhafaza etmenin, daha ileri seviyelere taşımanın çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal adaleti güçlendirmeyi, eşitsizliği gidermeyi hedefleyen, kuşatıcı insan odaklı yaklaşımların gerisinde işte bu tasavvurun bulunduğunu söyledi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE HANGİ SEBEPLE OLURSA OLSUN KİMSE DIŞLANAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz her zaman şunu savunduk. Bugün de aynı hassasiyeti taşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi millettir. 85 milyonun tamamıdır. İnanç, mezhep, meşrep ayırmaksızın milletimizin tüm fertleri, devletimizin nazarında aynı derecede hizmete ve hürmete layıktır. Tek parti faşizmi ve darbe dönemlerindeki gibi makbul olan ve olmayan vatandaş ayrımını asla tasvip etmiyoruz. Sırf inancından, başörtüsünden, sakalından dolayı insanların kamusal hayatın dışına atıldığı o kara günler artık geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi sebeple olursa olsun kimse dışlanamaz, ikinci sınıf vatandaş olarak görülemez, sosyal, siyasal ve iktisadi noktada kesinlikle geri görülemez. Bunların en başında da engelli vatandaşlarımız yer almaktadır. Biz engelli vatandaşlarımızla güçlüyüz ve 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefine giden yolda engellilerimizle kol kolayız, omuz omuzayız. Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den beri aile ve sosyal hizmetler sahasının bu konuda titizlikle eğildikleri alanların başında geldiğini, bir yandan toplumun temeli olan aile kurumunu güçlendirmeye çalıştıklarını, diğer yandan yaşlıların bakıma muhtaç ve engellilerin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladıklarını anlattı.
Engellilere dönük hizmetleri, lütfeden, bahşeden, üstenci bir tarzda değil, geç kalmış hakların teslimi yaklaşımıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005’te çıkardıkları ve temel politikayı ortaya koydukları Engelliler Hakkında Kanun’un, bunun en açık göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.
“WEB SİTELERİ VE MOBİL UYGULAMALARIN ERİŞİLEBİLİRLİĞİ GENELGESİNİ YAKINDA YAYINLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2008’de Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi (EHS) imzalayan ilk ülkelerden biri olduğunu anımsatarak, engellilerin hak ve hizmetlere doğrudan ulaşabilmeleri adına erişilebilirlik ilkesini kendilerine rehber edindiklerini vurguladı.
Bu kapsamda kamu kullanımına açık binaların, kaldırım, yaya geçidi ve park gibi açık alanların, toplu ulaşım araçları ile bilgi ve iletişim sistemlerinin erişilebilir olmasını zorunlu hâle getirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin yoğun şekilde kullandıkları 3 bin 500’ün üzerinde bina, açık alan ve toplu taşıma aracına, erişilebilirlik belgesi verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını “Erişilebilirlik Yılı” ilan ederek bu alandaki çalışmalara daha da hız kazandırdıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erişilebilirlik yalnızca fiziki yapılarla sınırlı değil, teknolojinin tüm unsurlarıyla hayatımızı hem de doğrudan etkilediği bugünlerde çoğu ürün ve hizmete erişim dijital yollarla sağlanıyor. Buradan bir müjdeyi tüm engellilerimizle paylaşmak istiyorum. Engelli kardeşlerimizin dijital temelli hizmetlere daha kolay ulaşabilmeleri amacıyla web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilirliği genelgesini inşallah yakın zamanda yayınlayacağız. Genelgemiz tüm engelli kardeşlerimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
“ENGELLİ ÖĞRENCİLERİMİZ, EV, OKUL ARASI ULAŞIMLARINI HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN YAPABİLİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşitme engelli kardeşlerimizin, tüm işaret dili tercümesinden yararlanabilecekleri engelsiz iletişim merkezimizi 2022 yılında kurduk. 2013 yılında hayata geçirdiğimiz ücretsiz seyahat uygulamasına devam ediyoruz. Bu çerçevede engelli bireyler ve refakatçileri için belediyeciler aracılığı ile yaptığımız gelir desteği ödemelerimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyar liralık ücretsiz seyahat gelir desteği ödemesi gerçekleştirdik. Engelli öğrencilerimiz, ev, okul arası ulaşımlarını hiçbir ücret ödemeden yapabiliyorlar.”
Erişilebilirlik bilincinin toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşması adına 2011’den beri bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 28 bini aşkın kamu personelinin erişilebilirlik eğitimlerine katıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin çalışmak ve üretmek için istekli ve azimli olduğuna yıllardır bizzat şahitlik ettiğini vurgulayarak, “İş yerlerine engelli personel çalıştırma zorunluluğu getiren kota sistemini devreye aldık. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile kamuda engelli memur atamalarının önünü yine biz açtık. Böylece son yıllarda kamudaki engelli memur sayısında önemli artış sağladık. 2002 yılında 5 bin 772 olan engelli memur sayımız şu an 71 bine yaklaşmış durumda” diye konuştu.
Kamuda çalışan engelli memurların verimliliğinin artırılmasına büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin özel sektörde istihdam edilmelerini de güçlü şekilde desteklediklerini vurguladı.
Bu kişilerin becerilerinin dikkate alınarak istihdam edilmeleri için iş koçluğu uygulamasını 2014’te başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu uygulamayı iş ve meslek danışmanlığı sistemi olarak yaygınlaştırmaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. İş bulmakta zorlanan zihinsel engelli vatandaşlarımızı ücret desteği, vergi indirimleri ve çeşitli muafiyetler sağladığımız korumalı iş yerlerinde istihdam ediyoruz. Hâlihazırda bu yardımdan 17 korumalı iş yerinde 333 engelli kardeşimiz çalışmaya, üretmeye devam ediyor” dedi.
“2002’DE 21 OLAN ENGELLİ BAKIM MERKEZLERİMİZİN SAYISINI 106’YA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken teşhis ve müdahalenin birçok alanda olduğu gibi engellilikle mücadelede de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, “0-8 yaş aralığındaki özel gereksinimli evlatlarımızın ihtiyaç duydukları hizmetleri etkili bir şekilde alabilmeleri için aile temelli, ulusal erken müdahale sistemimizi yıl bitmeden pilot olarak hayata geçireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 2 ilde uygulanan otizmli bireylerin ailelerine yönelik Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı’nı da yakın zamanda 16 ile daha taşıyacaklarını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu ise engelli vatandaşlarımızın ailelerinin yanında sosyal çevrelerinden kopmadan bağımsız bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleridir. Bunun için Evde Bakım Yardımı, Gündüzlü Bakım Hizmetleri ve Umut Evleri gibi toplum temelli bakım hizmetlerini önceliyor ve yaygınlaştırıyoruz. 2007 yılında yaklaşık 29 bin vatandaşımız evde bakım yardımı alıyordu. Hâlihazırda bu yardımdan yaklaşık 547 bin vatandaşımız yararlanıyor. Engellilerimizin kültürel ve sportif faaliyetlere katılabildiği gündüz bakım evlerimizin sayısını 137’ye yükselttik. Ülkemizin dört bir yanındaki 145 Umut Evi’nde engelli vatandaşlarımıza ev ortamında hizmet sunmaya devam ediyoruz. 2002 yılında 21 olan engelli bakım merkezlerimizin sayısını 106’ya çıkardık. Bu merkezlerdeki 6 bin 832 vatandaşımızın her türlü ihtiyacı ücretsiz karşılanıyor. 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla farklı şehirlerdeki 317 özel bakım merkezinde hizmet alan 30 bin 165 engelli vatandaşımızın yüzde 94’ünün bakım maliyetlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.”
“ENGELSİZ BİR TÜRKİYE İSTİYORSAK TÜM KURUMLARIMIZIN UYUM VE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE BUNA KATKI SAĞLAMASI ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otizm alanında ihtisaslaşmış, gündüzlü ve yatılı bakım merkezlerinin de yaygınlaştırılmasının önceliklerinin arasında yer aldığını belirtti.
Otizm spektrum bozukluğu olan bireylere İkinci Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmaya başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelli kardeşlerimizin hiçbir zorlukla karşılaşmadan hayatın her alanında güçlü şekilde var olabildiği bir ülke Türkiye Yüzyılı’nda ulaşmak istediğimiz hedeflerden biridir. Türkiye Yüzyılı sadece barışın, huzurun, kardeşliğin değil, engellilerin de yüzyılı olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni 3 yıl önce yine Dünya Engelliler Günü’nde ilan ettiklerini, vizyon belgesinin 3 yıllık uygulama aracı olan Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın ilk 2 yılının geride kaldığını söyledi.
Eylem planının hedeflerine tam anlamıyla ulaşabilmesi için herkesin daha gayretli, hevesli ve özverili çalışması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Engelsiz bir Türkiye istiyorsak tüm kurumlarımızın uyum ve iş birliği içinde buna katkı sağlaması şarttır. Bu noktada sorumluluk üstlenen tüm birimlerimizin gereken özeni, titizliği, hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak durumundayım. Gerçek manada engellilik hâli, azmini ve idealini kaybetmişler içindir. Azmini ve idealini kaybetmemiş olanlar için engel yoktur. Azim varsa, hedef varsa, inanç varsa, ülkü varsa başarı vardır, zafer vardır, galibiyet vardır, hedeflere ulaşmak vardır. Bir başka engellilik hâli de zihinlerde ve yüreklerde olandır. Yani asıl engellilik kendine engel olmaktır. Kendini sınırlamak, hayatın içerisinden geri çekmektir. Davası, hedefi, gayesi ve azmi olan parmağıyla mermeri deler, tırnağıyla kale surlarında gedik açar.”
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZLE EL ELE, GÖNÜL GÖNLE VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Spordan siyasete, iş dünyasından hayatın diğer alanlarına kadar engelli kardeşlerimizin hepimizi gururlandıran, hepimize umut ve ilham veren başarılarının gerisinde zihinlerdeki engelleri yıkmaları vardır. Engelli kardeşlerimizle el ele, gönül gönle verdik. Hamdolsun bugün 22 sene önce hayal dahi edilemeyen seviyelere geldik ama önümüzde daha gitmemiz gereken çok ciddi mesafe olduğunun da farkındayız. Engelli kardeşlerimizin hayatın her safhasında daha fazla görünür olmaları, daha fazla yer almaları için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Başta mahallî idareler olmak üzere kamu yahut özel her kurum ve kuruluşun engellilerin hayatına olumlu manada dokunmak noktasında elini taşın altına koymasını özellikle beklediğimizi burada vurgulamak istiyorum” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik ederek, erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumları ve temsilcileri kutladı.
SALİM KAYICI KİCKBOKS FEDERASYONU Başkanlığına yeniden seçildi.
KİCKBOKS Federasyonu’nun 6’ıncı Olağan ve 9’uncu Mali Genel Kurulu Ankara’daki Gençlik ve Spor Bakanlığı Konferans Salonu’nda yapıldı.
KİCKBOKS Federasyonu Genel Kurulu, Boks Federasyonu Başkanvekili ve KARTALLAR HOLDİNG Yönetim Kurulu Başkanı Hasan KARTAL’ın Divan Başkanlığında düzenlendi.
KİCKBOKS Federasyonu Başkan adayı SALİM KAYICI Genel kurulda seçimden önce yaptığı konuşmada başkanlığı dönemindeki çalışmalarını ve yeni dönemdeki projelerini anlattı.
İki başkan adayının konuşmalarından sonra başkanlık seçimine geçildi.
KİCKBOKS Federasyonunun Genel kurulundaki iki adaylı başkanlık seçimi sonucunda SALİM KAYICI oy kullanan 191 delegeden 119’unun oyunu alarak KİCKBOKS Federasyonu Başkanı oldu.
Öteki aday ŞAHİN EROĞLU ise 71 oy aldı.
KICKBOKS Federasyonu Başkanı SALİM KAYICI başkanlık seçiminin akabinde bir teşekkür konuşması yaptı.
SALİM KAYICI, konuşmasında şunları söyledi:”
Hepimiz aynı şekilde her şeyi düşünmek zorunda değiliz. Herkes farklı şeyler düşünebilir, farklı sesler çıkabilir. Önemli olan birbirine saygı duymaktır. Bir an için dalga geçmişlerdi. Bunu söylemek durumundayım. Benim memleketim çinçinler. Çinçin’de doğdum, Çinçin içinde gömün dedim. Su sattım, ayakkabı boyacılığı yaptım, Çekirdek sattım. Yüce Allah’ım bana bunu nasip etti ve ben hayatım boyunca inandığım bir lafı söylemek istedim. “Bunu neden söyledim” biliyor musunuz? Oralardan gelmek, gelip buralarda olmak, bir nevi idol olmak, çocukların da beni görüpte; “bu başka bir başkandı. Biz onun gibi neden olmayalım”
Bir söz var; Allah yapmak isterse kulun işini, mermere geçirir dişini, Allah istemezse kulun işini muhallebi yerken kırar dişini. Bizim bir hikayemiz var. Benim eşim ve çocuklar. Biz, hastalıkta beraberiz, cenazede beraberiz, doğumda da beraberiz, düğünlerde beraberiz. Allah’a şükürler olsun. Sizden yana daha çok şanslıyım, bana yine güvenmeniz yine inanmanız bu çok önemli.
Allah’ın izniyle, iradesiyle bu güveninizi boşa çıkarmayacağım. Sizler de beni asla asla yere düşürmedeniz. Bana olan inancınızı hiç kaybetmediniz. Hepinize saygılar sunuyorum. Herkes için söylüyorum. Arkadaşlarımız kaybedebilirler ama ne olursa olsun onlar bizim arkadaşlarımız. burada iki eski başkan arkadaşımız var. davet ettiniz en son son konuşmayı yaparak kapatmak istedim.
Bana destek olan herkese çok teşekkür ediyorum.
Yapılan seçim sonucu, yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri de belirlendi.
Genel Kurul, yönetim kurulu üyelerinin toplu ve hatıra fotoğraf çekimleriyle sona erdi
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.